Sınıfta Teknolojiyi Kullanmanın 10 Etkili Yolu
Gülşah Bayır | Hayırseverler Ortaokulu Fen Bilimleri Öğretmeni
Teknolojinin içine doğmuş günümüz çocukları ve gençlerini teknolojiden uzak tutmak doğru değildir. Teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin başında bağımlılık yapması ve hızlı, heyecan verici akışa kapılan çocuğun günlük yaşantıdaki monotonluktan veya sıradan bir ders anlatımından sıkılmasıdır. O vakit bizler derslerimizi işlerken teknolojiden yararlanmalı ve öğrencilerimize teknolojinin doğru kullanımını öğretmeliyiz. Öğrencilerin araştırma ve ödev çalışmalarında bilgisayar ve interneti kullanarak daha geniş bir bilgi havuzuna ulaşmaları için yönlendirme yapmak, onların bilgilerini birleştirmeleri için olanak sağlamak, iş birliği ve tartışma ile öğrenmelerini kalıcı hale getirecektir.
1- Öğrencilerin proje çalışmaları için, yaptıkları projelerin özgünlüğü konusunda literatür taraması internet ve bilgisayar kullanımıyla sağlanır. Öğrencilerin kendi projeleri ile var olan projeleri karşılaştırması ve kendi projelerinin özgün ve farklı yanlarını ortaya koymak için projeyi geliştirme çabalarını desteklemeliyiz. En verimli sonucu elde edebilmek için onları daha çok çalışmaya ve araştırmaya yönlendirmeliyiz.
2- Öğrencilerin ödev ve araştırma sunumlarını hazırlarken Power Point sunumları hazırlamalarını teşvik edebiliriz. Hazırladıkları slaytları sınıfta sunmaları sağlanarak öz güvenleri gelişecek ve arkadaşlarının öğrenmelerine destek olacaklar.
3- Müzikli videolar izletmek; Bilin Deneyin, Twin Bilim gibi kanallardan videolar izletmek öğrencilerin eğlenerek öğrenmeleri için uygun bir öğrenme ortamı yaratır. İşleyeceğimiz konuya göre internetten ön hazırlık yapıp videoyu kaydedip sınıfta izletebiliriz.
4- Eba, Morpa, Okulistik gibi teknolojik öğrenme sitelerinin ders anlatım platformlarını sınıflarımızda akıllı tahta ya da projeksiyondan açıp ders içeriğini zengin hale getirebiliriz. Bu sayede görsel zenginlik sağlamış oluruz, soyut kavramları somutlaştırmış ve çocuğun öğrenmesi için daha çok duyusunu uyarmış olacağız.
5- Öğrencilerin Eba, Morpa, Okulistik gibi sitelerden alıştırma çözme, test çözme ve eğitici oyunlarla öğrendiklerini pekiştirmeleri için sınıfta ortam hazırlayabiliriz. Her öğrenci sırası gelince kendine gelen soruyu çözer, yapılamayan sorular üzerinde tartışılır ve konu tekrar edilebilir. Böylece heyecanlı ve eğlenceli bir pekiştirme ortamı yaratmış oluruz.
6- Öğrencileri sosyal medya kullanımı konusunda uyarmalıyız. Çünkü yaşları güvenli internet ortamını sağlamak için uygun değildir. Bu nedenle onları kapalı gruplar içerisinde paylaşım yapmaları için çocukların yaşlarına uygun sitelerde ailelerinin gözetiminde paylaşımda bulunmaya yönlendirebiliriz.
7- Eba, Morpa, Okulistik sitelerinde onlar için paylaşımlar, tartışma konuları yazarak onların bağımsız öğrenmelerine destek olabiliriz.
8- 3D uygulamaları cep telefonumuzdan, tabletten açarak daha önceden çıktısını aldığımız kağıtları öğrencilerimize dağıtarak üzerinde gezinmelerini sağlayabiliriz. Öğrencinin öğrendiği bir konuda QUIVER, Night Sky gibi 3D uygulamalar ile görsel şovlar ona heyecan verecek ve öğrenmelerini kalıcı hale getirecektir. Bu uygulamaları aileleri ile de evde kullanarak aile paylaşımı da sağlanmış olacaktır.
9- Kahoot gibi uygulamalar ile belirlenen günlerde cep telefonlarından beraber yarışarak öğrenmeler pekiştirilebilir.
10- Twin Bilim setlerini ders etkinliklerine dahil etmek öğrencilerde heyecan ve yaparak yaşayarak öğrenme ortamı yaratmaktadır. Sevilerek ve eğlenerek bütün duyulara hitap eden öğrenmeler öğrenmenin kalıcılığını ve başarıyı arttıracaktır.
Öğrencilere Ödev Yapma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılmalıdır ?
TAHA MUTLU | Atabey 75. Yıl Ortaokulu Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
Okul çağındaki çocuklar ödev yapmaktan olabildiğince kaçıyor. Ödev yapmak çocuklar için olduğu kadar aileler için de zorlayıcı bir hale geliyor. Yoğun geçen bir okul gününün ardından eve gelen çocuklar dinlenmek ve oyun oynamak gibi aktivitelerle zamanlarını değerlendirmek isterken, onları yapılmayı bekleyen ödevler karşılıyor. Ebeveynlerin sürekli olarak “ödevini yap” demelerinden de bunalıyorlar.
ÇOCUKLARIMIZA NEDEN ÖDEV YAPMASI GEREKTİĞİ ANLATILMALI
Ödevlerin asıl amacı, öğrencilerin okul dışındaki zamanlarını da bilgi edinerek geçirmelerini sağlamak, sorumluluk ve düzen kazandırarak anne babadan ya da başka bir bireyden bağımsız olarak kendi görevlerini yerine getirebilmesidir.
Çocuklarımız okuldan döndüklerinde, hemen ödev yapmaya başlamaları istenmemeli. Önce günlük aktiviteleri için bir çalışma programı hazırlanmalı ve bu plana göre eve döndüklerinde dinlenme payı ayrılmalı.
Öğretmenler de verdikleri ödevlerin gerçekten çocuğa faydalı, onların ayırdığı zamana değecek , onları araştırmaya sevk edecek, fazla uzun olmayan, çocukların kendinden de bir şey katabileceği ve yaratıcılığa sevk eden ödevler olmasına özen göstermelidirler. Aksi taktir de çocuk “ Ben zaten bunu biliyorum, bana ne faydası var.” gibi yorumlarda bulunabilir.
SORUMLULUK BİLİNCİ İLE DERS ÇALIŞMAYI SEVDİREBİLMEK
Becerilerinin gelişmesi ve sorumluluk bilincinin oluşması için yapabileceği işlerde çocuklara fırsat verilmeli ve yapmaları konusunda desteklenmelidir. Çocuklarımıza görevler verilmeli, doğru ya da yanlış yapmalarına fırsat verilmelidir. Yanlış bile olsa o görevi o çocuk yapmalı ki sorumluluk bilinci gelişsin.
Öğrencilerin en çok zorlandıkları kısım sevdikleri dersin ödevini yapıp sevmedikleri dersin ödevini yapmak istememeleri durumudur. Kendisine zor gelen ödevler bölümlere ayrılarak daha kolay yapması sağlanabilir. Sonucunda da ödül verilerek çocuk ödev yapma konusunda pekiştirilebilir.
Çocuklara ödev yaparken sürekli müdahale etmek, onların kendi kendilerine kaldıklarında çözüm üretememelerine sebep olmaktadır. Bu sebepten dolayı çocuğa sağlanacak yardım ölçülü olmalıdır.
Ve belki de en önemlisi çocuğunuz ödev yaparken sizler televizyon başında olmayın. O ödev yaparken sizlerde kitap okuyun. Günün belli bir saatini buna ayırın ve çocukta sizin kitap okuduğunuzu görsün.Bir karar verdiyseniz tutarlı bir şekilde geri adım atmadan uygulamaya devam edin.
Çocuğunuzla Birlikte Okulun İlk Gününe Hazırlanmak için 10 Öneri
MERAL SOY YAĞCI | Karaisalı Atatürk Ortaokulu İngilizce Öğretmeni
Sevgili Anne ve Babalar,
Çocuklarınızın geleceğine yön veren eğitim hayatlarına ilk tohumu atacağınız güne hazır mısınız?
Çocuklar için yeni ve bilgi dolu bir hayatın başlangıcı, anne babalar içinse heyecanlı ve gurur verici anların yaşanacağı o ilk gün, okulun ilk gün. Evet minik yavrunuz artık büyüdü ve okula başlıyor. Eğitim hayatında yeni arkadaşları ve başlangıçları olacak. Her yeni başlangıç öncesinde olduğu gibi siz ebeveynleri de tatlı bir telaş sarıyor, bazen ise telaşın biraz daha tadı kaçıyor ve yoğun bir endişe ile karşılaşabiliyorsunuz. Endişelerin üstesinden gelmek için ise en büyük görev siz anne babalara düşüyor. Bir anne öğretmen gözüyle kendi kızımdan edindiğim tecrübelerle size bu konuda bazı önerilerde bulunmak isterim.
1- Okul başlamadan önce çocuğunuzla birlikte geçirdiğiniz zaman dilimini azaltın.
Evet,çocuğunuzun yaşayacağı ilk yenilik anne babasından uzak kalması.Bu durum sizin için de önemli bir yenilik. Eğer çocuğunuzla daha önce hiç ayrılmadıysanız okul öncesinde ayrı geçirdiğiniz süreleri giderek arttırarak bir alışma süreci sağlayabilirsiniz.Peki nasıl mı? Örneğin arkadaşıyla oyun oynama süresini uzatın, zamanının bir kısmını sevilen akrabalarda geçirsin,kendi başına etkinlikler yapmaya başlasın yani ‘’hadi kızım ,oğlum sen boyamanı bitir,ben de mutfakta işlerimi bitireyim’’ gibi. Bu tür bir alıştırma hem sizi hem de çocuğunuzu ayrılığa hazırlıyor.
2- Telaşlanmayın..Telaşlandırmayın…
Okulun ilk günü ile ilgili endişelerini azaltmak için çocuğunuzla konuşurken kelimelerinizi dikkatli seçin ve onları sakinleştireyim duruma alıştırayım derken daha da telaşlandırmayın. Çocuğunuz okulla ilgili kaygı duymazken “İlk gün endişelenmen normal, sonra giderek okula alışacaksın, hiç korkulacak bir şey yok .” gibi cümleler onu endişelendirmekten başka bir işe yaramıyor. Ayrıca çevremden yaptığım gözlem ve öğrencilerimden edindiğim bilgilerle biz ebeveynler bazen sinirlenince ‘’Sen bir okula başla öğretmenin seni adam eder, okulda da yaramazlık yap bakalım ne oluyor’’gibi cümleler kuruyoruz ve bu da çocuklarımızın bilinçaltına yerleşiyor ve ilk o anlardan okula karşı ön yargı başlıyor maalesef. Onunla konuşurken rahat olun ve çocuğunuzun bu tür endişelerini öğrenmek için onunla sohbet etmek ve en basit haliyle, eğlenceli tonlamalar ile açıklamalar yapmak faydalı olur.Çocuklarımız bilgisayar gibi, telaffuz ettiğiniz her kelime onların zihninde yer ediniyor ve vakti gelince bizim karşımıza çıkıyor.Unutmayalım…
3- Oyun oynayarak oyun içinde okulu anlatın.
Okul çağındaki bir çocuk için aslında her şey oyundan ibarettir. Öğrenecekleri bir çok şeyi oyun içinde daha çabuk kavrarlar. Okul gününe yaklaşırken anne-baba ve çocuk rollerini değiştirerek bir oyun kurun. Oyunun içinde ona sizi sabah kaldırması, kahvaltı ettirmesi, okula uğurlaması gibi roller verin. Bu sayede okulda yaşayacaklarını öğrenmesini sağlayabilirsiniz. Oyun oynarken sorduğu sorular, endişe ifadeleri sizin de oyunla cevap vermenize imkan verebiliyor. Okula neden gideceğini ve orada neler yapacağını anlattın. Çocuğunuzla konuşun, onu dinleyin. Yeni okulu hakkındaki duygu ve düşüncelerini sorun.
4- Aynı sınıfta okuyacağı arkadaşları ile önceden tanışmasını sağlayın, birkaç kez okulunu ziyaret edin.
Çocuğunuzun önceden sınıf arkadaşlarıyla tanışması kendisindeki okul kaygısını azaltacaktır çünkü orada yalnız olmadığını kendisi gibi arkadaşlarının da olduğunu görür.Okul günü daha önceden tanıdığı arkadaşlarla karşılaşmak kendisini güvende hissettirir. Bunun yanında okulu ve sınıfı okul öncesinde ziyaret etmek de çocuğun yabancı olduğu konuları azaltıyor.Zaten şimdiki eğitim sistemimizde öğrencilerin okul kaygılarını azaltmak için bir oryantasyon süreci var ve çocuklar öğretmenleri eşliğinde çeşitli oyunlar oynayarak daha çabuk okullarına alışıyorlar.
5-Okul alışverişine beraber çıkın
Bırakın çocuğunuz kendi okul çantasını, silgisini, açacağını, kalemliğini kendisi seçsin. Kendi tercihini seçmesi hem okul eşyalarını severek kullanmasını hemde okul ile ilgili düşüncelerinin olumlu olmasını sağlar.
6- Okul öncesi uyumadan önce birlikte son hazırlıkları yapın.
Okula hazırlık için önceden uyku saatlerinde de düzenleme yapmak çocuğunuzun okula gitmeye daha istekli olmasını sağlayabiliyor. Erken yatıp erken kalkmak, aynı saatlerde kahvaltı yapmak,öğle yemeği yemek ,sevdiği bazı alışkanlıklarının süresini kısaltmak, TV izlemek ,telefonda oyun oynamak gibi uygulamalarda çocuğun okula uyum sürecini hızlandıracaktır.Son gece giyecekleri, okul çantasını çocuğunuzla birlikte hazırlayıp ertesi güne hazırlanmaya başlayabilirsiniz. Yatmadan önce biraz vakit geçirebilirsiniz ve uykuya dalması için yardımcı olabilirsiniz. Okul sabahı telaş yaşamamak için biraz daha erken kalkabilirsiniz. Bu şekilde daha neşeli bir sabah geçirerek hem kendi hem de onun stresini azaltabilirsiniz.
7-Vedalaşmayı kısa tutun.
Ve okulun ilk sabahı…Tatlı bir telaş.. Bir şarkıyla uyandırın kuzunuzu..
’’Şimdi okullu olduk ,sınıfları doldurduk, sevinçliyiz hepimiz,yaşasın okulumuz…’’ Hazırlıklarınızı yaptınız, okul yoluna çıktınız, sohbet ederek okula varın. Gün içinde neler yapacaklarını öğrenmek için heyecanla çocuğunuzu beklediğinizi söyleyerek ayrılın. Çocuğunuzu okula bırakırken vedalaşmanın sıcak ve kısa olmasına çok dikkat edin. Bu sebeple öğretmenine güvenin ve çocuğunuzun bu duyguyla baş edebileceğine inanın.
8- Sakın ağlamayın…
Duygusal bir süreç olsa da çocuğunuza güvenin ,o başaracaktır. Sakın yanında ağlamayın. Okula başlayarak sizi üzmüş olabileceğinizi düşündürmeyin.
9-Okul çıkışı sizi onun için beklerken görsün.
Çocukların en büyük kaygılarından biri anne veya babasının okul çıkışı onu almayı unutması. Tam zamanında orada olun. Ve bu büyük günün sonunda çocuğunuzu tebrik edin ve neler yaptığını sorun. Onun ne kadar da büyüdüğünü onunla gurur duyduğunuzu söyleyerek, onu destekleyin. “Peki yarın neler yapacaksınız?” gibi bir soru ile ertesi gün için de coşku duymasını sağlamanız da çok güzel olur.
10- İhtiyaç halinde profesyonel destek alın.
Çocuğun hayatındaki belki birçok ilke adım atacağı okula başlamak kimi durumlarda hafif bir endişeden fazlasına sebep olabiliyor. Yeterli zaman ayırmak, onun yanında olduğunuzu göstermek ve öğretmenle işbirliği yapmak birçok durumda sorunu çözmek için yeterli. Ancak bazen okul kaygısı beklenilenin üstünde olabiliyor. Bu gibi durumlarda profesyonel destek almak en iyisi.
Çocuklarınızın hayatlarında birçok ilke imza attıkları o ilk gün… Ebeveynlerin ilk tohumu toprağa verdikleri gün… Ne kadar iyi bakarsanız o kadar iyi fidan olur, ağaç olur ve meyve vererek etrafına faydalı olur…
Her Öğrencinin Okuması Gereken 10 İlham Verici Kitap
Twin School ile çocuğunuzu geleceğin mesleklerine hazırlayın.
Twin School Nedir? (Sadece 30 saniyede keşfedin!)
SEDA UÇAR | Talatpaşa Ortaokulu Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
Merhaba! Kitap okumak hem önemli hem de çok güzel bir aktivite. Okuduğun her kitap seni bir adım ileriye taşıyor. Her kitabın mutlaka bir noktasından okurlarına ufuk açacağını ve ilham vereceğini bilsek de, özellikle bazı kitaplar vardır ki unutulmaz ve bize çok şey katar. Öğrenciyken okunabilecek ve ilham verecek 10 kitabı senin için derledik.
1- ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ | N. H. KLEİNBAUM
Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademis’nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni İngilizce öğretmenleri John Keating’in okullarına gelmesiyle bir anda değişir. İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine, bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: Anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler Keating’in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği’ni de yeniden canlandırırlar. Ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğini çok geçmeden farkına varacaklardır. “Acaba Ölü Ozanlar Derneği’nin bu yeni nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir?”
2- SAVAŞÇI | DOĞAN CÜCELOĞLU
Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin Savaşçı kitabında böyle bir savaştan söz ediyoruz. Söz ediyorum değil, söz ediyoruz; çünkü kitabı Arif Bey’le beraber oluşturduk.
Arif Bey kimdir?
Arif Bey, bu kitapta benimle konuşan bir sınıf öğretmeni. O beni bulmadı, aslında ben onu buldum. Uzun zamandır öğretmenlere ulaşmak, onlarla bir diyalog başlatmak gereksinmesi duyuyordum. Arif Bey’i böyle bir arayışın sonucunda buldum.
Arif Bey’in yüreğinde sıkıntı var. Çabalıyor. Anlamak istiyor, yapmak istiyor. Destek bulamıyor. Ve yalnız!…
3- KÜÇÜK PRENS |ANTOİNE DE SAINT-EXUPERY
Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens, yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens, Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize.
Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada “ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.”
4- CHARLİE’NİN ÇİKOLATA FABRİKASI| ROALD DAHL
Charlie’nin çocukları heyecanlandıran, büyükleri gülümseten öyküsü
Charlie; annesi, babası, iki ninesi ve iki dedesiyle,
büyük bir kentin bitiminde, küçük bir tahta barakada yaşamaktadır.
Yoksuldurlar. Charlie çikolataya bayılır,
ama alacak parası yoktur. Biriktirilen parayla, yılda bir kez,
küçük bir çikolata girer evlerine. Bu büyük kentte,
Charlie’lerin evinden bile görülen, kocaman bir çikolata fabrikası vardır; dünyanın en ünlü çikolatalarını üretir. Günlerden bir gün, fabrikanın sahibi Bay Wonka, imparatorluğunu devredeceği bir varis seçmek için yarışma düzenlediğini açıklar; Charlie de adaylardan biridir…
5- MOMO| MICHAEL ENDE
Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır.
Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur.
Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?
Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır.
6- SEKSEN GÜNDE DEVR-İ ALEM| JULES VERNE
Efendi Phileas Fogg, İngiltere’deki evinde sakin bir hayat süren kibar ve oldukça da zengin bir İngiliz Beyefendisidir. Hayatı ciddiye alan, titiz ve dakik biri olmakla meşhurdur. Üyesi olduğu kulüpte, servetinin büyük bir kısmını ortaya koyarak dünyayı 80 günde dolaşacağına dair bir iddiaya girer. En ufak bir gecikme, olabilecek zamansız bir macera, iddiayı kaybetmesine sebep olacaktır. Yardımcısıyla birlikte seyahatleri sırasında bir çok macerayla türlü türlü engellerle karşılaşırlar. Trende, fil sırtında bazen de kızakla yollarına devam edip engelleri aşmaya çalışırlar.
İyi yapılmış bir plan, engin matematik, dakik ve titiz bir program…
Heyecanın, yardımseverliğin hiç eksilmediği bu kitap, 1873 yılından günümüze değin milyonlarca kez okundu.
7- MATİLDA|ROALD DAHL
Matilda, kitap okumaya karşı doyulmaz bir iştahı olan çok zeki, olağanüstü bir kızdır. Üç yaşına geldiğinde evdeki gazete ve dergileri inceleyerek kendi kendine okumayı öğrenmiştir. Dört yaşına geldiğinde köy kütüphanesindeki tüm kitapları bir çırpıda bitirmiştir. Anne-babası Bay ve Bayan Wormwood ise onun işe yaramaz bir baş belası olduğunu düşünmektedir. Onların yalnızca televizyon izlemekle ve insanları aldatarak para kazanmakla ilgili olduklarını gören Matilda, anne-babasını cezalandırmaya karar verir. Kendisine her kötü davrandıklarında şu ya da bu şekilde buna bir karşılık verecektir. Bu zeki, sevimli küçük kız çok geçmeden doğaüstü güçleri olduğunu da keşfedecektir. Bu güçler yalnızca evde değil, Matilda ve sınıf arkadaşlarının gelmiş geçmiş en korkunç başöğretmen olan Bayan Trunchbull’la başa çıkarken de çok işine yarayacaktır.
8- VAHŞETİN ÇAĞRISI| JACK LONDON
Dünya edebiyatında kendi kendini yetiştiren yazarların en yetkin örneklerinden biri olan Jack London, en güçlü ve etkileyici yapıtlarından biri sayılan Vahşetin Çağrısı’nda, kızağa koşulan bir kurt köpeğinin amansız yaşam savaşını anlatır. Alaska’nın yabanıl ortamında yaşayan insanların acımasızlığından payına düşeni alan Buck, ayakta kalabilmek için inanılmaz bir savaş verecek, giderek yabanın çekiciliğine kapılarak özgür seçimini yapacaktır.
Ne ki, Buck’ın bir köpek olduğunu bilmesek, onun başından geçenleri bir insanın zorluklarla dolu yaşam öyküsü olarak da okuyabiliriz. London, bir köpeğin öyküsünün ardında, insanlık durumunun ürkütücü bir panoramasını önümüze serer.
9- BAŞARI VE BAŞARISIZLIK | MICHEL PUECH VE BRIGITTE LABBE
Kitap tamamen çocuklara hitap etmektedir ve onların gelişimine katkı sağlama amacını taşımaktadır. Başarı vurgusu üzerinden devam eden içeriğiyle gelişim çağındaki çocuklara yardımcı olabilecek bir kitaptır.
Kitap, içerisinde on sekiz tane farklı hikaye barındırır. Bu hikayeler aracılığıyla çocuklara başarı ve başarısızlık kavramları tanıtılarak onların gelişimlerine katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Gelişim çağında bir çocuğunuz varsa bu kitabı okumasını sağlayacak erken yaşlarda başarıyla tanışmasını sağlayabilirsiniz.
10- MARTI JONATHAN LIVINGSTON| RICHARD BACH
“Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz, uçmayı öğrenebiliriz.” Şimdi tercih senin. Ya burada kalıp öncesine göre biraz daha yüksek olan bu bilinç düzeyini öğreneceksin ya da geri dönüp sürüyle çalışmaya devam edeceksin.
Martı Jonathan Livingston, Amerikalı yazar Richard Bach tarafından yazılmış, bir martının hayatını ve bize kendi sınırlarımızı aşabileceğimizi söyleyen, bir ders vermek amacıyla yazılmış masal türünde bir kitaptır.
STEM Eğitimi Nedir?
SEFA ÇOBAN| Kalınkoz Ortaokulu Fen Bilimleri Öğretmeni
Ülkemizde son yıllarda eğitim alanında yapılan değişimler, eğitim anlayışında da köklü değişimleri gerektirmiştir. Bu değişim sonucu artık öğretmen merkezli bir eğitim anlayışı yerine daha öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı benimsenmiştir ve fen bilimleri dersi öğretim programının vizyonu fen ve teknoloji okuryazarı bireyler yetiştirmek olarak tanımlanmıştır (MEB, 2013). Bilimsel okur-yazarlık kavramını incelediğimizde, bireyin okulda öğrendiği bilgileri günlük yaşamına aktarabilmesi, bilimsel ve teknolojik anlamda tartışabilmesi gibi özelliklerin bu kavram içinde yer aldığını görürüz. Dolayısı ile bireyin okulda edindiği bilgilerin de günlük yaşamda ne işe yaradığını görmesi, farkında olması gerekir. Burada STEM eğitimi önem kazanmaktadır. Çünkü STEM eğitimi kapsamında yapılan uygulamalar öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersinde edindiği bilgileri günlük yaşamda uygulamalarına fırsat sunar. Peki, nedir bu STEM?
Günümüzde teknolojiye ve mühendislik alanlarına baktığımızda her gün yeni gelişmeler yaşandığını görüyoruz. Marketlerde sürekli teknolojik aletlerin en iyileri, mühendislik alanlarında insanların yaşamını kolaylaştıran ve birçok işi basitleştiren farklı uygulamaların olduğunun farkındayız. Bu tür uygulamaların temeline baktığımızda sadece teknoloji, sadece mühendislik değil aslında fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarının iş birliği halinde olduğunu ve bu ürünlerin bu iş birliği sayesinde çıktığını görürüz. STEM kavramı, 4 alan arasındaki ortak bir ilişkiyi gösterir(Basham & Marino, 2013) ve 4 disiplinin baş harflerinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır.
STEM eğitimi ise bu alanların etkileşimli olarak birlikte öğretilmesi anlamına gelir (Marulcu & Höbek, 2014). STEM kavramı ilk başlarda SMET olarak kullanılmış, fakat “smut” yani karalama, iftira kavramına benzediği için STEM olarak değiştirilmiştir. Ülkemizde ise FeTeMM olarak kısaltıldığını görüyoruz (Corlu, Capraro, & Capraro, 2014).
Son yıllarda birçok eğitim araştırmacısı ve yönetici, STEM eğitim üzerine yoğunlaştı. Bu durumun doğrudan sebeplerine baktığımızda, STEM alanlarındaki mesleklerin, ülkelerin büyümesinde, ekonomik gelişimlerinde ve inovasyonlarında önemli bir etkiye sahip olmasıdır. Dolayısı ile yöneticiler ve eğitim araştırmacıları, Öğrencilerin STEM alanlarında uzmanlık kazanmalarını ve mesleki yaşamlarında STEM mesleklerini hedefleyen öğrenci sayısı arttırmayı amaçlamaktadırlar.
STEM eğitiminde 2 amaçtan bahsedebiliriz (Thomasian, 2011);
- Birinci amaç, bütün öğrencilerin STEM alanları ile ilgili temel bilgilere sahip olmasını sağlamaktır. Bu amaç kapsamında, öğrencilerin problemleri çözme yeteneklerinin geliştirilmesi ve günlük yaşamlarındaki problemlere yaratıcı çözümler bulmaları beklenir.
- İkinci amaç ise öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun lise sonrası eğitimlerinde, çalışmak için ya da ileriki kariyerleri için seçimlerini fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yapmalarını sağlamak olarak verilebilir. Bu amaç, STEM alanlarında uluslararası düzeyde diğer ülkelerin arkasında kalan ülkeler için ve STEM alanlarında iş gücü azalan ülkeler için önemli bir hale gelmektedir.
Günümüzde gelişen ülkelerin fen, teknoloji, matematik ve mühendislik alanlarında çok iyi iş gücüne sahip olduğu bilinmektedir. PISA sonuçlarına göre, ülkemiz STEM alanları kapsamındaki değerlendirmede 434 puan ile 28. sırada yer almıştır. Bu sıralamanın başlarında ise Japonya, Güney Kore, Almanya gibi teknolojik anlamda ilerlemiş ülkelerin olduğunu görmekteyiz (National Science Board, 2007). Ülkemizin de bu tür bir değerlendirmede üst seviyelere, üst sıralara çıkabilmesi için bizim de bu iş alanlarında nitelikli ve inovasyon becerisine sahip bireyler yetiştirmemiz gerekir. Çünkü inovasyon ve bir ülkenin ekonomik gelişmişliğine baktığımızda arada açık bir ilişkinin olduğunu görürüz (Thomasian, 2011). Thomasian (2011)’a göre 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ülkelerin gerçekleştirdiği ekonomik büyümenin yarısı, sahip oldukları teknolojik inovasyondan gelmiştir. Bu anlamda STEM eğitimi de önem kazanmaktadır. Çünkü teknolojik inovasyonun en önemli bileşenini STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanları oluşturmaktadır.
STEM EĞİTİMİNİN ÖĞRENCİLERE 10 FAYDASI
1. Öğrenciler farklı disiplinler arasında iş birliği kurar.
2. Fen bilimleri derslerinde gördüğü konularla, günlük hayatta gördüğü problemleri çözer.
3. Genelde öğrenciler derste gördükleri konuların bir işe yaramayacaklarını düşünürler, ancak STEM uygulamalarından sonra, derslerde gördükleri konuları hayatın farklı alanlarında kullanabileceklerdir.
4. Öğrenciler mühendislik uygulamaları ile sürekli bir materyal üretir. Dolayısı ile öğrencilerin üretkenliği artar.
5. Öğrenciler çevrelerinde gördükleri problemleri tanırlar ve bu kapsamda soru sorma beceriler gelişir.
6. STEM eğitiminde çalışmalar çoğunlukla gruplar halinde olduğu için öğrencilerin iletişim becerisi artar.
7.Öğrencilerin yaratıcı düşünme becerisini artırır.
8. STEM uygulamaları öğrencilerde eleştirel düşünme becerilerini artırır.
9. Etrafındaki problemlerin farkına varan ve problemlere çözüm bulan öğrencilerin özgüvenleri artar.
10. Öğrenciler, 21.YY’ın öngördüğü şekilde inovasyon becerisine sahip olurlar.
Kaynakça:
Basharn, J. D., & Marino, M. T. (2013). Understanding STEM Education and Su pporting Students Through Universal Design for Learning. Council for Exceptional Children, 45(4), 8-15.
Chen, X. (2009). Students Who Study Science, Technology, Engineering, and Mathernatics (STEM) in Postsecondary Education. National Center for Education Statistics, 2.
Corlu, M. S., Capraro, R. M., & Capraro, M. M. (2014). FeTeMM Eğitimi ve Alan Öğretmeni Eğitimine Yansımalar’. Eğitim ve Bilim, 74-85.
EİE. (2014). Engineering is Elementary. 2014 tarihinde http://www.eie.org/ adresinden alındı
International Tech nology Education Association. (2007). Standarts for Technology Literacy Content for the Study of Technology. 2014 tarihinde ITEA: http://www.iteaconnectorg/TAA/PDFs/xstnd.pdf adresinden alındı
Lachapelle, C. P., Phadnis, P., Hertel, J., & Cunningham, C. M. (2012, Mart 30). What is Engineering? A Survey of Elementary Students. 2014 tarihinde Engineering is Elementary: http://www.eie.org/sites/default/files/resea rch_a rticle/research_file/2012- 03_we_paper_fo_p-12_engineering_conference.pdf adresinden alındı
Marulcu, İ., & Höbek, K. M. (2014). 8. Sınıflara Alternatif Enerji Kaynaklarının Mühendislik Dizayn Metodu ile Öğretimi. Middle Eastern & African Journal of Educational Research, 44.
National Research Council. (2012). A Framework for K-12 Science Education: Practices,Crosscutting Concepts, and Core İdeas. 2014 tarihinde The National Aca dernies Press: http://www.nap.edu/catalog.php?record_id=13165 ad resinden alındı
Sanders, M. (2009). STEM, STEM Education, STEMmania. The Technology Teacher, 20-26.
Thornasian, J. (2011). Building a Science, Technology, Engineering and Math Education Agenda. National Governors Association, 5.
Tseng, K.-H., Chang, C.-C., Lou, & Chen, W.-P. (2013). Attitudes Twords Science, Technology, Engineering and Mathernatics (STEM) in A Project-Based Learning Environrnent. Springer, 87- 102.