CAN TERLER | Karaisalı Atatürk Ortaokulu İngilizce Öğretmeni

Okul korkusu, ’’Okul çağındaki çocuğun okula gitmeme yönünde direnmesi, arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlamak gibi tepkiler geliştirmesi’’ olarak tanımlanıyor ve araştırmalara göre, 5 çocuktan 4’ü okulun ilk günü sorun yaşamakta ve yaşatmaktadırlar.

Bir çocuk için okula başlamak ailesinin dışındaki sosyal çevreye girişinin ilk adımıdır. Çocuğun okul korkusunun başlıca nedeni, ailesinin kendisini oraya bıraktığını, ve bir daha almayacağını düşünmesidir. O yüzden bazı çocuklarda okul fobisi gelişebiliyor. Aslında korkulan şey sadece okul değil, çocuğun güveni, kontrolü, beslenmeyi, onaylanmayı, korunmayı kaybetme korkusudur.

Okullarda sıklıkla karşılaştığımız bu çocuklarda ilgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanık olma durumu, nedensiz ağlama, baş ve karın ağrılarından yakınma gibi hareketler gözlemlenebilmektedir.

Bu okul korkusu içerisinde olan çocuklara bu korkuyu yenmeleri için neler yapılabilir ?

Okula karşı negatif duygular beslememeleri  için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi öncesinde anne, çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir. Ayrıca çocuğun güven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler.

Okula gitmeyle ilgili aile bireyleri ortak tutum içinde olmalı ve çocuğun okula gitmemesine izin verilmemeli.

Her anne ve baba çocuğuna kaygılarını anladığını, bu kaygıların zamanla geçeceğini ve okulda öğrendiklerinin kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalı.

Ev içinde de çocuğun anne babaya bağımlı olması azaltılmaya çalışılmalı, kendi başına bulduğu uğraşlar konusunda destek olunmalı, tek başına da oynayabileceği oyuncaklar ve oyunlar alınmalıdır.

Bu dönemde öğretmenleri de çocuğa okula gelmesi gerektiğini ve onun öğrenmesini önemsediğini anlatmalıdır. Öğretileni yapamıyor olmasının çocukta kaygı uyandıracağı unutulmamalı ve öncelikli olarak öğretmek kaygısı taşınmamalıdır. Katı tutumun sorunları artırdığı unutulmamalıdır.

Ayrıca, okulun ilk günlerinde, anne ve babalar kadar hatta daha da fazla görev öğretmenlere düşüyor. İlk günlerde Hemen derslere başlamak yerine okul tanıtılmalı. Okulun çocuklara ne gibi faydalar sağlayacağı  çocuğun seveceği çizgi filmlerle, küçük piyeslerle, tiyatro gösterileriyle uygulamalı olarak anlatılmalıdır.Yapılacak olan bu etkinliklerde çocuklara da görevler vererek,sorumluluk almaları sağlanarak kendilerini okula it hissetmeleri sağlanmalıdır.

Çocuk çekiniyor, korkuyor veya ağlıyorsa, bunun nedenleri kendisine yumuşak bir üslupla sorulmalı. Kesinlikle alaycı, küçümseyen ve kıyaslayan bir tavır takınılmamalı. Çocuğa, okulun korkulacak bir yer olmadığı uygun bir dille anlatılmalı. Asık suratlı değil güler yüzlü olunmalı.

Çocukların hayatlarında çok önemli bir yere sahip olan okulun ilk günleri; okul aile işbirliği içerisinde çocuğun  bu korkuyu en hafif şekilde atlatılması için birlikte hareket edilerek aşılmaya çalışılmalıdır.