Yazan: ÇELEBİ KALKAN

Girişimci Öğretmen

2010 yılında ipad’in dünya piyasasına çıkmasıyla, çoğu insan tarafından kuşağa alfa adı ile bilinen teknoloji yerlisi bu kuşak için, literatür; “beklenmeyeni, bekleyen kuşak” olarak tanımlamaktadır. Bireysellik, ifade özgürlüğü, anlayış, empati, yaratıcılık ve iyi bir eğitimi önemseyen alfa kuşağı çocukları; öz güvensiz kişiler, yaratıcılığa izin vermeyen ortamlar, fazla zaman isteyen işler, kurallar ve takım çalışmasını önemsemediklerini yapılan araştırmalardan araştırmalardan biliyoruz. Düzenli geri bildirim, yeteneklerinin farkında olunması, değerli özel takdir edilmek, uluslar arası yetkinliklere sahip olma ve teknolojiyi kullanarak kendi belirledikleri yer ve zamanda öğrenme gibi istek ve beklentileri olan bu kuşak için STEM eğitimi artık lüks değil, mecburiyet olmuştur.

Günlük Yaşam Becerileri, Doğal Çevre Bilgisi, Değerler ve Etik,  bileşenlerinin kültürlemesini içeren ve okul öncesi eğitimden yüksek öğretime kadar tüm eğitim sürecini kapsayan disiplinler arası bir yaklaşım olarak kabul edilen STEM eğitimi kısaca, şuan olmayan, ama gelecekte var olacak olan mesleklere, birey yetiştirmek için yapılan uygulamalar bütünüdür, diye tanımlayabiliriz.

Aslında OECD’nin yayınlamış olduğu tabloya bakacak olursak, 2030 yılında STEM mezunlarının %60’tan fazlasının Çin ve Hindistan’da gelmesi bekleniyor ve ülkemizin 2023 hedefleri yada ekonominin devler liginde olma hayali varsa STEM’in tanımından çok, neden önemli olduğu konusuna biraz daha kafa yormalıyız diye düşünüyorum. Alfa kuşağı çocuklarının asal çalışan yaşında olacağı, küresel sorunların pik yapacağı ve robot kıyametinin yaşanacağı 2030 yılı için öne görülerden biri de, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 15 ekonomide toplam 1.86 milyar çalışan (Bu da global işgücünün yüzde 65’i demek) üzerinde yapılan mesleklerin geleceği raporu sonuçlara göre, iş dünyası günümüzün trendleriyle şekillenmeye devam ederse, bugün ki okul öğrencilerin %65’i gelecekte henüz var olmayan işleri yapıyor olacağı gerçeğidir.

Dolayısıyla Endüstri 4.0’ı şekillendiren eğilimleri kabul etmek, anlamak ve bu anlayışı çocuklarımıza mümkün olduğunca erken vermek eğitim sistemimizin sorumluluğundadır. Çünkü Endüstri 4.0 ile birlikte, YAPAY ZEKA; İnsan aklını, OTOMASYON-ROBOT; işgücünü, BITCOİN; para-finansman araçlarını, ARTTIRILMIŞ GERÇEKLİK; eğitim araçlarını, BLOCKCHAİN; aracı kurumsal yapıları, E-TİCARET; mağazacılığı ve DRONE; lojistik araçlarını iş-lev-siz-leş-ti-re-cek. Bu nedenle Yapmamız gereken son şey, öğrencilerimizin hayallerini düzleştirmek olmadır. Çünkü 4. Endüstri Döneminde, sosyal & duygusal öğrenme (SEL) yoluyla elde edilen işbirliği, iletişim ve problem çözme gibi STEM becerilerine sahip olma durumu, yüksek istihdam edilebilirlik ve eğitimsel tatmin sağlamaktadır.

OECD’nin hızla değişen dünyada, yeni çözümlere ihtiyaç var mottosuyla açıkladığı Eğitimin ve Becerilerin Geleceği 2030 Projesiyle, “Günümüz öğrencileri, dünyayı geliştirmek ve şekillendirmek için hangi bilgi, beceri, tutum ve değerlere ihtiyaç duyacak?”  ve ”Öğretim sistemleri bu bilgi, beceri, tutum ve değerleri etkili bir şekilde nasıl geliştirebilir?” sorularının yanıtını araması kesinlikle tesadüf değildir.

Küreselleşme ile birlikte eğitimin ve okulların geleceği ile ilgili farklı senaryoların oluşmaya başlamasının temelinde, içinde bulunduğumuz bilgi çağının nimeti olan karşılıklı etkileşim ve bilgi zenginliğinin yanı sıra,teknolojik gelişmeler ile bilgi paylaşımının artması, okul denen yapının sorgulanmasına neden olacaktır. İçinde bulunduğumuz pandemi dönemi, öğretim faaliyetlerimizi uzaktan eğitim şeklinde sekron yada asekron ortamlarda gerçekleştirebildiğimizi ve kendi belirlediğimiz yer ve zamanda, istediğimiz yerden istediğimiz bilgilere ulaşabileceğimizi gösterdi. Burada ihtiyaç duyduğumuz en önemli becerinin bilgi okur yazarı olma, doğru bilgiye erişebilme becerisi olduğunu gördük. Gelecekte eğitimde artık hibrit öğrenme ve bireyselleştirilmiş öğrenme gibi kavramları daha çok duyacağımızı tahmin edebiliyoruz. Hibrit öğrenme (Harmanlanmış Öğrenme) sayesinde geleceğin okullarının rolü, bireylerin öğrendikleri bilgileri yapılandırdıkları, iletişim, işbirliği içinde proje çalışmaları yaptıkları mekanlara dönüşeceği yani STEM’in eğitim uygulamalarının öznesi olacağı düşüncesindeyim. Çünkü STEM,

konuyla alakası olamayanlar için MODA,

onu beceremeyenler için GEREKSiZ,

onu yönetebilenler için ELZEM,

onu yorumlayabilenler için PUSULA,  

onu yönetebilenler için ise GELECEK, demektir.